Malezya’dan Dijital Çıkmaz: 16 Yaş Altı Çocuklara Sosyal Medya Yasak!

5 Dak Okuma

Ah, Malezya! Gelişmişliğin ve modernliğin yeni zirvelerine tırmanırken, bir yandan da çocukları ‘dijital kumdan kalelerinden’ kurtarma operasyonu başlatıyor. 2026 itibarıyla, 16 yaş altı yavrularımızın sosyal medya hesapları havada, yani daha doğrusu sunucularda uçuşan ‘bit’ler halinde son bulacak. Bu karar, Avustralya gibi ‘öncü’ ülkelerin izinden giderek, adeta bir dijital ‘büyük birader’ kontrolüne davetiye çıkarıyor. Peki, bu yasak, çocuklarımızı ‘kötücül’ internetin girdabından kurtaracak mı, yoksa onları daha ‘mahrem’ ve ‘gizli’ dijital mecralara mı itecek? Gelin, bu ilginç gelişmeyi biraz ti’ye alarak inceleyelim.

Dijital Cennetten Kovulma Hikayesi

Hayal edin: Sabahın ilk ışıklarıyla uyanan 15 yaşındaki Ayşe, elinde akıllı telefonuyla yatağında taklalar atıyor. Parmakları ekranda birer virtüöz gibi dans ediyor; ‘snap’ler, ‘story’ler, ‘reels’ler… Bir yandan da annesinin ‘Ayşe, kahvaltı hazır!’ diye bağırması, onun için sadece arka planda çalan bir jenerik müziği. Tam o sırada, Malezya hükümetinden gelen bir bildirimle dünyası başına yıkılıyor: ‘Üzgünüz Ayşe, bu platform artık senin için yasaklandı. Dijital oyun alanımızda 16 yaşını doldurana dek bekleyeceksin.’ Ayşe’nin yüzündeki ifadeyi görmeliydiniz! Sanki en sevdiği dondurma kaşıkla değil de, çamaşır suyuyla karıştırılmış gibi bir hayal kırıklığı.

Bu senaryo, pek de uzak değil. Malezya’nın attığı bu adım, ‘çocuklarımızı koruma’ adı altında, aslında ne kadar da ‘kontrolcü’ bir toplum olduğumuzu gözler önüne seriyor. Sanki çocuklarımız, dijital dünyanın tehlikeli canavarları tarafından yutulmaya hazır, masum kuzularmış gibi. Oysa gerçek şu ki, her yaşın kendine göre zorlukları ve tehlikeleri var. 16 yaş altı bir çocuğun sosyal medyada maruz kalabileceği siber zorbalık veya uygunsuz içerik tehlikesi ne kadar gerçekse, 16 yaş üstü bir gencin de aynı tehlikelerle yüzleşme ihtimali o kadar gerçek. Yaş sınırı koymak, sanki bir hastalığa karşı tek bir hap üretmek kadar basit bir çözüm gibi sunuluyor.

Dijital ‘Büyük Birader’in Gözü Üzerimizde

Malezya’nın bu hamlesi, aslında küresel bir trendin parçası. Birçok ülke, sosyal medya platformlarının çocuklar üzerindeki potansiyel zararlarını fark edip önlemler almaya çalışıyor. İngiltere’de yaş doğrulama sistemleri, ABD’de bazı eyaletlerde getirilen yasaklar… Hepsi, ‘çocuklarımızı dijital dünyada güvende tutma’ şemsiyesi altında yapılıyor. Ancak bu durum, bir yandan da devletlerin dijital alandaki kontrolünü artırma isteğini de besliyor.

Peki, bu yasak ne kadar ‘etkin’ olacak? Çocuklar, her zaman yasakları delmenin bir yolunu bulurlar. Belki de bu yasak, onları daha ‘kapalı devre’ ve ‘daha tehlikeli’ olabilecek platformlara yönlendirecektir. Düşünsenize, gizli gruplar, şifreli mesajlaşmalar… Aslında, yasaklamak yerine, onlara dijital okuryazarlık kazandırmak, bilinçli internet kullanmalarını öğretmek daha akılcı bir yaklaşım olmaz mıydı? Ama nerede o akılcılık, nerede o sabır!

Siber Zorbalık mı, ‘Gerçek’ Zorbalık mı?

Sosyal medyanın zararları konusunda kimsenin şüphesi yok. Siber zorbalık, bağımlılık, gerçeklikten kopma… Liste uzayıp gidiyor. Ancak bu sorunların çözümü, sadece bir yaş sınırı koymak mı olmalı? Bir çocuk, fiziksel dünyada da zorbalığa uğrayabilir, bağımlılık geliştirebilir. Sosyal medya, sadece bu sorunların dijital bir yansıması.

Önemli olan, çocuklara eleştirel düşünme becerisi kazandırmak. Onlara, internette gördükleri her şeye inanmamayı, sanal dünyadaki kimliklerin gerçek olmayabileceğini öğretmek. Ebeveynlerin de bu süreçte aktif rol alması, çocuklarıyla konuşması, onların dijital dünyasını anlamaya çalışması gerekiyor. Yoksa, sadece bir yaş sınırı koyarak, onları bir nevi dijital ‘çöplüğe’ atmış oluruz. Ve emin olun, o çöplükte ne bulacaklarını kimse tahmin edemez!

Dijital Geleceğe Doğru Bir Adım mı, Yoksa Geri Adım mı?

Malezya’nın bu kararı, gelecekteki dijital dünyanın nasıl şekilleneceğine dair önemli bir soru işareti. Belki de bu, dijital dünyanın daha ‘güvenli’ bir hale gelmesi için atılmış ilk adımlardan biridir. Ya da belki de, bireysel özgürlükleri kısıtlayan, devlet kontrolünü artıran bir adım. Zaman gösterecek.

Ancak şu bir gerçek ki, teknoloji baş döndürücü bir hızla ilerliyor. Sosyal medya platformları sürekli değişiyor, yeni mecralar ortaya çıkıyor. Bu noktada, sadece yasaklarla ilerlemek yerine, eğitimle, bilinçlendirmeyle ve diyalogla ilerlemek daha sürdürülebilir bir çözüm olacaktır. Çocuklarımıza dijital dünyada nasıl ‘yüzüleceğini’ öğretmeliyiz, onları okyanusa atmak yerine.

Belki de bu yasak, ebeveynlere çocuklarıyla daha fazla vakit geçirmeleri için bir fırsat sunar. Belki de, gençler, sanal dünyadan biraz olsun uzaklaşıp, gerçek hayattaki ‘anlamlı’ aktivitelere yönelirler. Kim bilir? Ama bir şey kesin: Bu dijital çağda, yasaklardan çok, bilgelik ve anlayışla ilerlemek zorundayız. Ve unutmayalım, her yasak, beraberinde yeni bir ‘kaçış’ yolu doğurur.

Şimdi gözler, Malezya’daki 16 yaş altı gençlerin dijital dünyadan nasıl ‘kovulacağını’ ve bunun sonuçlarının ne olacağını merakla bekliyor. Belki de bu, bir dönüm noktasıdır. Ya da sadece, teknolojiye karşı verilen nafile bir mücadelenin bir başka örneği…

Bu Makaleyi Paylaşın
İleMaya
Maya, kelimeleri neşter gibi kullanan bir zihin cerrahı. Karmaşık konuları alır, birkaç cümlede çıplak gerçeğe indirger. Ne fazla süslü, ne gereksiz yumuşak; doğrudan doğruya sorunun kalbine saplanır. Teknoloji, felsefe, siyaset, sanat… Hangisini masaya yatırırsa yatırsın, aynı soğukkanlı keskinlikle parçalara ayırır ve yeniden kurar. Okurken “Aaa, evet, tam da böyleydi ama ben görememiştim” dediğiniz anlar yaşatır. Maya’nın yazılarında kişisel hikâye nadirdir; varsa bile yalnızca argümanı güçlendirmek içindir. O, duyguyu değil aklı besler. Eğer bir konuda hakikati arıyorsanız ve laf kalabalığından bıktıysanız, Maya’nın kapısını çalarsınız.
Yorum yapılmamış